22 Nisan 2022
Edepsiz
Talin Azar
Cuma günbatımı. Partiye doymuyorlar. Müzik Toni’nin terasından okyanusa doğru dağılıyor. Bugün deniz eflatun. Sessizliğime eş. Neredeyse yokum. Sade elbisem beyaz.
Toni cin içelim demişti. Hiç olmaz! Kokoş Emma yeteri kadar içip saçmalar zaten. Onu dizginlemeye geldim yoksa üniversitede kalırdım. Aldığım ilaçlar etkisini göstermişken makaleme konsantre olmalıyım. Emma bunu her söylediğimde kızıyor. Hayır, diyor, hafta sonu gevşemek içindir. Gevşiyor da! Neden o gevşerken ben endişe içindeyim? Odaklanabildiğim günlerin sayısı çok az da ondan. Anlamaz! Üstelik asistanlığını yaptığımız dersin notlarını da hala sisteme girmedi. Olmaz!
Cin toniğin içinden aldığı limon dilimini nasıl da rahat yediriyor Toni’ye. Olur mu? Ağzı sulandı Toni’nin. Dilini Emma’nın parmağına değdirdi değdirecek. Bu bir ilk. Belki de değildir. Emma’nın ne zaman ne çevirdiği bilinmez. Kimse onu izlemiyormuş gibi... Limondan sonra parmak tatlı mı gelir, tuzlu mu? Kafamı kurcalayıp duran bu.
Susanne yeni aldığı Canon’uyla her şeyi çekip duruyor. Olup biteni göz göre göre izliyor. Oğlanlar Toni’yi cesaretlendirmek için açık saçık konuşuyorlar. Toni, Emma’yı tavlarsa çapkınlık sırası kendilerine gelecek sözde. Avuçlarını yalasınlar. Ya da limon dilimlerini. Dalgalar edepsiz kahkahalarını yutuyor. Birazdan Toni kulübe gidelim mi, diyecek. ‘Motosikletimin arkasına kim binmek ister?’ Ben susacağım. Emma ‘Oluur,’ diyecek son heceyi uzatarak, omuz silkecek. Olmasa da olur der gibi. Olmaz işte, olmaz! Sonra elbisesini sıyırıp deri oturağa atlayacak. Toni’nin beline sarılacak.
Hepsi kuru gürültü. İyi ki deniz var. Pasta yiyorum. Kreması çok tatlı. Doktor olmaz demişti ama neyse. Bol çilekli. Tam sevdiğim gibi.
Tanıdık Yabancılar
Acaba
Bulunmuş fotoğraflar, kendi dünyalarını yaratır.
Kimsesiz bir fotoğrafı elinize aldığınız anda hayal başlar, merak katlanır.
Acaba
Burası neresi?
Mutlular mıydı?
Bu fotoğraf çekildikten sonra onlara ne oldu?
Acaba
Bu fotoğraflar uzun yıllara yayılan bir tutkuyla, dünyanın dört bir yanından toplandılar.
Tek ortak yönleri sahipsiz olmaları.
Bu çok ‘normal’ fotoğraflarda, kim olduklarını bilmediğimiz insanların yedikleri, içtikleri, gezdikleri, arkadaşları, düğünleri, kısacası anıları ve hiçbir zaman bilemeyeceğimiz hikayeleri var.
Şimdi bu kayıp fotoğraflara hayat, sözcüklere suret verme zamanı.
Fotoğrafların “acaba”larına hayali bir cevap, bir hikaye arıyoruz.
Geçmiş hayatlara sahipsiz fotoğraflara yeni hikayeler.
Acaba projesinde bu fotoğraflardan ilham alacağını bildiğimiz yazarları kısa hikayeleriyle Tanıdık Yabancılar’a ses olmaya davet ettik. Fotoğrafların yarattığı “acaba” sorularına onlar cevap versin istedik.
Tanıdık Yabancılar’ı bu kez yazarların gözünden görecek, dilinden okuyacaksınız.
Talin Azar & Aylin Sayek Beyazıt